*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

17 Haziran 2013 Pazartesi

ayhan ışık ; "sinemacılık asla modern bir kölelik sistemine dönüşmemelidir. sinema sanat, sinemacı da sanatçıdır; buna yakışır muamele görmelidir.'' cümlesini yarım asır önceden kurabilen adam...



            - Yukarıdaki afiş 1964 tarihli bir filme ait...

    Anadoluya kamyonlarla günlük gazete yetiştirmek için kendi canından vazgeçenlerin   hayatının anlatıldığı filmin afişi...

            Bu yazıyı biraz da o güzelim filmin anısına diye okuyun.... -      





Türkiye’nin çok gerilerde  kalan zamanları...

1970’ lerin sonları....



Aradan geçen 30’ dan fazla sene..

Hafızai beşer nisyan ile maluldür yani insan hafızası unutmaya programlı yaratılmıştır vecizesi misali kaf dağının ardında kalan yıllar...



Büyümeye çalışan çocuklar...

Kör bir kurşuna hedef olmayıp yaşamaya çalışan büyükler...



Bölünmüş şehirler, mahalleler, köyler..

Bütün bunlara rağmen akıp giden günlük hayat...

Neredeyse ekmek için bile kuyruğa girilen zamanlarda en temel ihtiyaç maddelerinin  kah var kah yok  olması...



Tütün yok, şeker yok, benzin yok, ampül yok.....

Sıvı yağ yok, katı yağ yok, mazot yok, kahve yok....

Bir çok ilaç yok...

Çay bile yok....



Gün içinde defalarca yaşanan planlı plansız kesintilere kimseler  şaşırmadığı için elektrik hem var hem yok....



Türkiye, ekonomik , sosyolojik ve psikolojik anlamda tam bir ablukanın içinde....



O  günlerde bunu fark edenler ya yok ya da sesleri duyulmayacak kadar cılız...



1979 yazı...

Haziranın 16’sı...

5 Mayıs 1929 tarihinde doğan bir ismin,  Ayhan Işıyan’ın, hayatta kalma mücadelesinde  son günü...



- 16 Haziran aynı zamanda 15 Haziranla birlikte , Türkiyenin 1970 yılında gördüğü en geniş kapsamlı   işçi eylemlerinin de yıldönümü...

Dokuz ay sonra yaşanacak 12 Mart 1971 örtük askeri darbesinin de en büyük bahanelerinden...

Bu başka bir yazının konusu...-



1979 yazı...

Haziranın 16’sı....



Türk sinemasının taçsız kralı Ayhan Işık’ın, daha 50 yaşındayken  artık benden bu kadar”  dediği  tarih...



3 gün önce geçirilen beyin kanaması ve yoğun bakım derken Ayhan Işık’ın geride kalanlara hoşçakalın deme zamanı...



Yeşilçam filmleri misali, hayatın en altından gelerek en tepelere çıkan bir usta aktörün 50 yaşında  kavanoz dipli dünyaya veda zamanı 16 Haziran 1979...



Eğitim hayatı dahil hep kalbur üstü isimlerle geçirilen yıllar ve bu dönemlerin hakkını veren , lafını esirgemeyen bir usta aktör...



Türk sinemasında pek alışık  olunmadık biçimde sosyal ve siyasal duruşu da net  olan isim;



Ayhan Işık..



1979 yazı...

Haziranın 16’sı ...

Tam 50  yıl önce başlayan ömür yolculuğunun Ayhan Işıyan ya da sinemadaki ismiyle Ayhan Işık  için de son durağı...



Uluslar arası arenaya çıksa en kötü ihtimalle Ömer Şerif kadar dünya çapında ustalaşacak, bilinecek, saygı duyulacak  aktör Ayhan Işık için de,  arşivde kalan görüntülerin, seslerin zamanı...



1979 yazı...

Haziranın 16’sı...



Bir küçük adam....

Karnesini yeni almış olmanın mutluluğuyla babaannesi dedesinin yanında...



Kulağına çalınan ; Ayhan Işık...ölüm..beyin kanaması..koma... cümlelerinin içini doldurmaya çalışan bir küçük adam......



Aradan geçen yıllar....



Türkiye’nin kuyruklu yıldız gibi erkenden kayıp giden ustalarından biri daha...



Gönül Belası şarkısında kendi sesinden Haziran’da başıma karlar yağdırır / şubat ortasında yandırır beni..cümlesi misali 50  yaşında,  yaşlanmadan ölen bir aktör...



Tıpkı bir çok filmin klasik cümlesi , hızlı yaşa genç öl / cesedin yakışıklı olsun misali....



Vee....

Türk Sinemasının üstüne tam da 1979 Haziran’ında yağan o kar....

Aradan geçen 34 yıla rağmen kalkmayan o kar....!!!



( murat örem / 17 haziran 2013 / ankara...)
























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder