*"114" ayrı ülkeden günlük ortalama "500" ziyaret !
*her cümle "5846" sayılı yasa korumasında !
*fotolar "ekseriyetle" büyütülebilir !
*sağ alttaki küçük dünya ?

3 Ocak 2013 Perşembe

Aydan SİYAVUŞ ; Belleksiz Bir Toplumda Kendin Olabilmek !





Basketbol dünyasının yakından tanıdığı Yiğiter Uluğ, 1980’lerin başındaki ilk ve tek Balkan Şampiyonluğu’nu şöyle anlatmış yıllar önce :

O zamanlar basında çok sık kullanılan bir kalıp vardı; ne zaman bir yerlerde büyük ve modern bir şeyler hizmete girecek olsa hep o kalıba başvurulurdu. Diyelim, dört başı mamur bir sinema açılmış, hemen adı konur: “Ortadoğu ve Balkanların en büyük sineması.” Dünyanın taşrasında yaşadığımızı yüzümüze vuran ve ufkumuzun ne kadar dar olduğunu belgeleyen bu kalıpla büyüdük biz… Tabii buna uygun olarak da Balkan Şampiyonaları ile...

O günlerin coğrafi ve siyasi haritalarına göre, Balkan Şampiyonaları’nın altı ülkeyle düzenlenmesi gerekirdi: Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan. Ancak çoğu zaman bu ülkelerden biri ya da birkaçı oyunbozanlık yapar, gündemdeki bir siyasi sorunu bahane ederek katılmaz, turnuvayı topal bırakırdı.

Tam 28 yıl önce, 1981’in Aralık ayında Sofya’daki Balkan Şampiyonası’na işte bu koşullar altında gittik. Aydan Siyavuş yönetimindeki kadro, Necati Güler, Erman Kunter, Melih Erçin, Mehmet Döğüşken, Efe Aydan, Behçet Üner, Serdar Koçyiğit, Turhan Koray, Remzi Dilli, Ömer Saybir, Celal Arısan, Şadi Olcay’dan kuruluydu. Aytek Gürkan sakat olduğu için, Emir Turam da Amerika’da okuduğu için Sofya’ya götürülememişti. İlk günü 83-69’luk Bulgaristan galibiyetiyle kapattık. İkinci gün Romanya engeli zor da olsa geçildi. Yugoslavya, 1980’de Olimpiyat Şampiyonu olan Cosiç’li, Dalipagiç’li, Delibasiç’li, Slavniç’li kadrosundan kimseyi Sofya’ya getirmemiş, Ümit-B milli karışımı bir kadroyu geleceğe hazırlamayı tercih etmişti. Onları da rahat yendik. Arnavutluk gelmediği için, turnuvayı tamamlama görevi Bulgaristan B takımına düşmüştü ve her ülke onlarla oynadığı günü aktif dinlenmeyle geçirme şansı buluyordu. Oysa bizim fikstürümüzde dört günde dört zorlu maç vardı. 5 Aralık Cumartesi günü Yunanistan önüne çıktık ve siyah-beyaz TRT ekranları karşısında hepimizi hop oturtup hop kaldıran bir 40 dakika sonunda sahadan 93-80 galip ayrıldık.

Türkiye tarihinde ilk kez basketbolda Balkan Şampiyonu’ydu.
Hem de kendi evinde oynamadığı bir turnuvada!

O yıldan sonra Türkiye, Balkan Şampiyonaları’nda ikincilikten ileri gidemedi. Bildiğim kadarıyla A milli takımlar düzeyindeki son Balkan Basketbol Şampiyonası, 1990 Kasımında Üsküp’te yapıldı.

Sonra Yugoslavya dağıldı, kan gövdeyi götürdü, sınırlar değişti... Slovenya ve Hırvatistan “Biz Balkanlı değiliz” dedi.

Yoğunlaşan uluslararası takvimde yer bulmak da imkansızdı;
Balkan Şampiyonaları tarih oldu.

Yiğiter Uluğ’un anlattığı günlerin ardından köprülerin altından çok sular aktı... Artık erkek basketbolunda dünya ikincisi olan takıma sahip ülkeyiz. Dünyanın marka isimlerini Deron Williams, Alen Iverson dahil basketbolun sihirbazlarını  parkelerin üstünde çıplak gözle izleme şansımız oldu, oluyor, olacak (mı ?) ...

Türkiye’yi basketbolda bugünlerin başarısına taşıyan adımlar 1970’ler ve 80’lerin başında hızlanmıştı. Siyah beyaz TRT televizyonunda efsane dizi Beyaz Gölge yayınlandığında ülkede hayat dururdu ve sokaklar bir direğe, bir ağaca, bir duvara asılı yamuk yumuk çemberlerin içine top atmaya çalışan çocuk sesleriyle yankılanırdı.

Ertan Yüce gevrek ve unutulmaz sesiyle basketbol maçlarını televizyondan anlatır, artık tarih olan İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’ndaki maçlarda milli takım oyuncuları bağırlara basılır ve hakikaten efsane olan koç Aydan Siyavuş kocaman cüssesi, sempatik ve babacan tavırlarıyla her maçta oyuncular kadar ter atar, lig maçlarında kendisini kızdıran seyirciyi olgunlukla karşılar, çok bunaldığında da dilini  çıkarıp alt ve üst dudağını sakin sakin yalardı.  

11 Ocak 1998’de küt diye öldüğünde daha ellili yaşlarının başındaydı Aydan Siyavuş. Oysa başında olduğu takımlarla 20"ye  yakın Türkiye şampiyonluğu görmüş bir hocaydı ve rekoru hala kırılamadı. Bir dönemin efsane takımı Eczacıbaşı’nın da Necati Güler, Melih Erçin, Ron Haigler, Mehmet Dövüşken ve tabii ki Efe Aydan’lı kadrosunun koçuydu Aydan Siyavuş...

Sonraki  günlerdeki Aydın Örs’lü zamanların hazırlayıcısıydı Aydan Siyavuş....  

Ne çabuk unuttuk Aydan Siyavuş Hoca’yı da  değil mi?  

Oysa, Aydan Siyavuş,  Türk basketbolundaki zahmet olmadan rahmet olmaz günlerinin en nev-i şahsına münhasır isimlerinden biriydi ve hemen herkes tarafından hem sevgi hem de saygı gördü, görürdü...

Öğretip aktardıkları da o günlerin Türkiyesi için öyle böyle değildi...
Bu yazı da onun emeklerinin, Aydan Siyavuş’un aziz hatırasına olsun...
( murat örem / ocak 2011...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder